Bugüne değil, yarına bakalım…

  • 20 Nisan, 2017
  • 1 yorum
  • Yazar: Özlem Gürses

Bugüne değil, yarına bakalım…

Başkanlık rejiminin ilk icraatı OHAL’i 3 ay daha uzatmak oldu, biliyorsunuz.

“Kardeşim, davul da sizde tokmak da… bu hala neyin OHAL’i ?” deseniz, cevap belli, o yüzden en iyisi hiç sormamak.

Mühürsüz oy meselesini hepimiz biliyoruz, “yahu utanmıyor musunuz insanların oylarını çalmaya, nerde millet iradesi ?” filan diye sorsanız, ne duyan var ne harekete geçen…

“Sokaklar hepimizin, orayı da yasaklayacak değiller ya, inelim derdimizi orada anlatalım, herkes duysun” heyecanıyla sokağa çıksanız, hop aynı dakikada yaftayı yediniz “vatan haini, Ermeni dölü, Yahudi uşağı…” ( kadınlara başka kelimeler var, bu ara çok duyduğumdan biliyorum, kaltak, o..spu, dün en son eskortçu yazmış biri, artık ne demekse… )

Yani demem o ki, 14 sezondur film hep aynı, burası Yeni Türkiye, buradan çıkış yok !

Onun için kişisel olarak önerim; Başkan’ı ve AKP’yi uzunca bir süre kendileriyle baş başa bırakmak.

Hiç bulaşmamak.

Çünkü zaten amaçları o, biz de çirkefe basalım ki, neye uğradığımızı şaşıralım istiyorlar.

Yok vallaha.

Bizim işimiz gücümüz var.

Onlara odaklanalım.

Mesela…

Yeni bir siyasi liderlik ve siyasi dil için kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Bugünün demode ve acıklı tartışmalarının değil, 21. Yüzyılın Türkiye’sinin hayalinin peşine düşeceğiz.

Birbirimizle daha çok ve daha açık konuşacak, ortak bir ideal için yol haritası çizeceğiz.

İşimize gücümüze daha fazla sarılıp, kendimiz ve ülkemiz için daha iyisini yapmak üzere çalışacağız.

Yaşam tarzımızdan, doğru bildiklerimizi yazmaktan ve söylemekten milim vazgeçmeyeceğiz.

Ve hiç unutmayacağız ki, bu ülkede her iki kişiden biri de biziz. Hiç az değiliz.

Aynı anda AKP’de…

Bu 51.6 öyle kolay kolay geçiştirilemeyecek.

Büyükşehirler kaybedilmiş, yetmedi AKP’nin kalesi ilçeler Hayır demiş.

Başgan çok kızgın !

Ortalık şimdiden karıştı bile.

Ankara’da erken seçimden kabine revizyonuna kadar her seçenek konuşuluyor.

Belediye Başkanları da bu öfkeden nasibini aldı. Hepsiyle çok sert konuşmalar yapıldı.

Hele yandaş medyanın birbirine bir düşmesi var ki, evlere şenlik !

Bizim okuyucunun evine girmeyen gazetelerden birinde Hilal Kaplan şöyle yazdı :

“Açık konuşalım: ‘En küçük eleştiriniz’ falan susturulmadı; gizli ‘hayır’cılığınız ifşa oldu. ‘Hayır’ çıksa, ‘Erdoğan kendi etti, kendi buldu’ yazılarınız hazırdı. ‘Evet’ çıkınca, araya kaynak yapma umuduyla ‘O zaman kucaklaşalım’ sakızını çiğnemeye başladınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kelimenin her anlamıyla hayatını ortaya koyarak mücadele ettiği bu süreçte, sizin bir kenarda, ‘güvenli evlerinizde’, steril sivilliğinizde, liberal kibrinizle olan biteni sinsice izlediğiniz unutulur mu sandınız ? Aynı delikten ikinci kez ısırılmak mı, bir daha asla !”

Uuuu, çok sert.

Anlaşılan film daha yeni başlıyor.

İzleyip, görelim.


Canım Kızım;

“Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasadışı diye birşey yoktu…” George Orwell.

Kategoriler

Yorumlar

  • Işığınızla aydınlanmak, enerjinizle güç tazelemek güzel. Ülkeme olan aşkım gibi…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir